18 Eylül 2008 Perşembe

Fikret Bey...

Sadece bir insan. O kadar. Çok fazla vasfı yok. -Ağzı ile kuş tutmuyor-o cinsten yani. Ama insan...
Müslüman değil, kendi öyle söylüyor. "Ateistim" diyor. İnanasım gelmiyor. "Elhamdülillah Müslümanım!" diyenden daha müslümanca yaşıyor. Ticaretle uğraşmıyor, yalan söylemek zorunda kalırım diye. Hiç bir iş yapmıyor. "Yapacağım her iş, riyakarlık, yalancılık barındırıyor" diyor. "Böyle davranmazsan iş yapamıyorsun, böyle davransam, kendime ihanet ederim." diyor. Saygı duyuyorum, mecburen. Çünkü, gerçekten hayat bu hale dönmüş durumda.
Öyle biri düşünün ki, hep o sizi arasın, siz arayamasanız da. Hep o halinizi hatırınızı sormak için, telefon açsın. Hayatınızdaki ufak ya da büyük değişiklikleri hiç atlamasın, bu zamanlarda hep yanınızda olmak için çaba sarfetsin, siz onun için bir şey yapmıyorken. Doğduğunuz günü hiç atlamasın. Hatta, kendi yaşına bakmadan(benden büyüktür), bir pasta alıp, sizi ziyarete gelsin, "Doğum günün kutlu olsun!" diye. Siz belki de doğum gününüzü hiç önemsemiyorsunuz, ancak önemseyen birileri karşınıza dikildiğinde, gözlerinizi dolduruyor. Buna dost deniliyor, kenarda köşede kalmış böyle insanlar diyorsunuz. Karşılık beklemeden, sizi önemseyen ve önemsediğini, her fırsatta hissettiren.
Tanışıklığımız bile bu kadar değeri hakedişinizle ters orantılı. Altında çok emekler barındırmayan, size bunları yapmasına sebep bir zemin oluşturmayan, tanışma ve ardı.
Fikret Bey, sağolun.
Bir de deseniz; "Ben ateist değilim artık!" ne mutlu edeceksiniz beni.

Hiç yorum yok: