28 Ekim 2010 Perşembe

otel odaları

antalya-konyaaltı nda perlamare otelin balkondan manzarası...hepsi bu.otel fransızlara daha çok hitap ediyor sanırım,otelde birkaç aile vardı,onlar da fransızdı.çıkarken de ntv nin arabası vardı kapıda onlar da fransız takılıyordu sanırım :) . ben otele fransız kaldım...aşağıda...
sezonun bitmek üzere olduğu bir dönemde otelde kalışım benim pek içimi açmadı.aynadaki toza dikkat,özellikle çektim.

burası banyosu,çok ayrıntıya girmedim.:)


aslında fena otel değil ama bakarsan bağ oluyor,bakmazsan toz oluyor; yine aynaya dikkat !





















seyahatten manzaralar

burdur üzerinden antalya ya gidiş yönünden willow dinlenme tesislerinin görünüşü
bu sevgili kardeşim de içtiğim bir bardak çayı müessesemizin ikramı olsun diyerek,beni mahcup etti.

geziyorum,tozuyorum,satıyorum,okuyorum,içiyorum(çay),görüyorum.ne mutlu bana :)


seyahatten manzaralar

şaraplar ve samanlar ...içene niye içiyon diyecek halimiz yok.vardır kendince bir sebebi.
hindiymiş bu yaa.alla allaa...


5 yıldır açılamayan otel.yazık.





seyahatten manzaralar

sevimli köpek yavrusu,suratının sevimsizliği tuvaletini yapıyor olmasından...
ördek,yavruları ile...




seyahatten manzaralar

burası mekanın restaurantı...biraz uzaktan çekim.ördeklerin yüzdüğü gölet,sağda köpek kulübesi


oturup dinlenip çayınızı yudumlayacağınız,bir şeyler okuyacağınız yeşil bahçe



bahsi geçen vosvos,içilesi bir bardak çay ve bir müşterimin sehpasının üzerinde görüp karıştırdığım 1 yıl öncesine ait dergi,onu sonradan okumak üzere almıştım,buraya nasip oldu


sevimli köpek yavrularından biri,gri renkte çok güzellerdi ama güzel bir poz vermedi :)




20 Ekim 2010 Çarşamba

iş seyahati

bayağıdır boşlamışım blogu...
geçen hafta seyahatteydim yine.güzergah denizli,antalya,konya,adana,gaziantep-istanbul :)
denizli antalya arasında burdur dolaylarında bir restaurant var.bir kaç gün içinde onunla ilgili resimler yüklerim.her zaman geçerken özellikle durup çay içtiğim bir yer.yemek yiyemedim henüz.oturur,kapısındaki masalardan birinde çayımı yudumlarken,doğal hava görüntüsü içindeki hayvanları izlerim.ördek,kaz,yavru köpekler,ördek yavruları,gölet,eski bir wolksvogen(sanki yanlış yazdım,neyse önemli değil,anlayın artık),kağnı arabaları parçaları,ahşap tekerlekler,samanlar vs.
bu mekanı çok severim,arkasında bir otel var ancak 5 yıldır açamamışlar,sanki biri engelliyor açılmasını.çünkü 5 yıl önce garsonlara sorduğumda -3 ya da 4 ay içinde açılacağını söylüyorlardı.
neyse; seyahatin başlangıcında oradaydım.sonunda da gaziantep den 10 saatte istanbul a neredeyse hiç durmadan döndüm.zor oldu.ama oldu.