28 Aralık 2011 Çarşamba

ŞU İSTANBUL BAROSU


İSTANBUL BAROSU YÖNETİMİ SEMİNERLERE BAŞÖRTÜLÜ STAJYER AVUKATLARI ALMIYORMUŞ.İSTANBUL BAROSUNUN BU ZAMANA KADAR HAYRA DAİR BİR ŞEY YAPTIĞINI GÖRMEDİM,DUYMADIM,BUNDAN SONRA DA DUYMAYACAĞIM SANIYORUM.HAYR İLE İLGİLİ DUYACAĞIM ŞEYLERİ ŞİMDİDEN ENGELLEDİKLERİ İÇİN.

27 Aralık 2011 Salı

SİNOP ALAADDİN CAMİ

cami dar ve enlemesine uzuyor.bir çok eski camide de bu yapı var.enlemesine geniş,yeni camilerimiz gibi kare şeklinde değil,dikdörtgen ama uzun.


yurdum insanının yazdırttığı yazı

habertürk ün altındaki yazıyı okuyun,lütfen.

ŞANLIURFA BALIKLI GÖL

böyle geziyorlar orada...

yiyecek atıldığında böyle kümelenme görüntüsü oluyor.çekim akşam ve pikseli düşük cep telefonu ile olduğundan bu görüntülere razı oldum :)

HELEZON YAZMAK İSTENMİŞ...

bunu yazan arkadaş bilin bakalım,nereli?

nergis çiçeğimi fsm köprüsü üzerinde dinlemek...

fatih sultan mehmet köprüsü üzerinde nergis çiçeğimi dinlemek...:)

DİZ DİZE ŞARKISI EŞLİĞİNDE GECE YOLCULUĞU

seyahatleri tek başına yaparım,herkes"sıkıcı olur"diye düşünür.ama benim için yalnız seyahat etmek daha keyiflidir.istediğim müziği dinler,istediğim kadar sesini açar,istediğim kadar kısarım.istediğim yerde durur,istemediğim yerde durmam...konu dışına çıkmadan bağlayayım;evet,yine bir seyahat ve dinlediğim parça sevgili kardeşimin yaptığı beste.aynı zamanda 2011 yılının en iyi parçası seçilmiş karadenizin sesi radyosu dinleyicileri tarafından.biz demiştik,bu parça 10 numara diye:)


bu akşam bir kaç gün öncesinin gazetesinin ilavesinde(iyi tamladım :)) kedilerle ilgili yazılar okudum.bir kaç aydın(aydın demek geldi içimden) semtlere göre kedileri analiz etmiş.sonrasında köpeklerin şehirlere göre analizini yapan bir başka aydın aklıma geldi.ve yine bir pazartesi akşamında kaçırmadığım (yani bu akşamki bölümünü)leyla ile mecnun dizisini seyrederken; bu üçlemeyi harmanladım.kediler,köpekler,leyla ile mecnun.dizi oyuncuları bu yazıyı okusa "lan kedi köpekle eşdeğer tutulmuşuz"diyecekler.bir art niyetim yok.kedilerin sosyal hayat içindeki yeriydi,aydınların işlediği.yani bizden birileri gibi yaşayan kediler ve köpekler.semtine,şehrine,teklik ya da çokluklarına göre farklı hareket alanları oluşturan canlılar.ama bizden biriler gibiler.bizden birilerini,benden birilerini farklı karakterler üzerinde gördüğüm -leyla ile mecnun- dizisi. farklı espriler,eğlendiren diyaloglar,benim doğup büyüdüğüm sokaklar tadında sokaklar,oralarda gezdiğimi,sıcaklığını hissettiğim mekanlar.kendimi bazen deniz kıyısında bankta hayal ediyorum,orada otururcasına.bazen bakkalın laf sokmalarını düşünüyorum ya da kanka dediklerim insanların sıcaklığını.sokağımızın kedileri,sokağımızın köpekleri.evimizin tekiri,bahçemizin barbie isimli köpeğini,ya da çocukluğumun sokağının bir aşağı bir yukarı koşturan diğer köpeklerini.



dizilere genelde pek bakmam.pek de tad vermez bana.diziler,entrikalar üzerine,aldatmalar üzerine,topluma zıt olan değerlerle donatılmıştır ki; ilgi çeksin.bunu da başarırlar genelde.ben bunu başaramayanların dizilerini seviyorum.farklı tadlar oralarda var.seyretmediğim dizilerde binde bir olacak olaylar işlenir,milletin ağzı açık kalır.benim seyrettiklerim ise binde yedi yüzün yaşadıklarıdır.ben gerçekleri seviyorum,neşeliliği seviyorum.zeka ürünü esprileri seviyorum,insancıllığı seviyorum,sıcak diyalogları seviyorum...vs.vs.

22 Aralık 2011 Perşembe

HER YER DAR GELMEYE BAŞLADI BİRİLERİNE..

24 şehitten sonra,başbakan "her şey çok farklı olacak!" demişti.o gün bugün her şey olması gerektiği gibi oluyor.ülkenin güvenlik kurumları;polis,asker,özel harekat birimlerinin kimi şehirlerde,kimi dağlarda operasyon üzerine operasyon yapıyor.30 yıldır çıkılamayan ve girilemeyen cudi dağında operasyon yapılıyor,girilemez denilen vadilere giriliyor,her gün leş haberleri yayınlanıyor ekranlarda,gazetelerde.teslim olanlar,teslim alınanlar,inleri dağıtılanlar,kck ile paketlenenler gözle net bir şekilde görülüyor.gün yok ki; pkk ya da kck ya da başka şerefsiz oluşumdan birileri haberlere mevzuu olmasın.ve bdpli bir şeyler de kuyruk acısı had safhada olduğundan sağa sola saldırmaya devam ediyorlar.iş başa düştü gibi.neredeyse,bdpli milletvekilleri sokağa çıkıp polise taş atmaya başlayacak.

9 Aralık 2011 Cuma

seyahat yazısı



sen hiç, dolunayın denize yansıması ile yol arkadaşlığı yaptın mı?
ben yaptım,senden daha iyi arkadaş,söyliyeyim!

çünkü; içine huzur veriyor.

sen hiç, kapkaranlık yollarda,bulutsuz havada,binlerce yıldızla yol arkadaşlığı yaptın mı?

ben yaptım,senden daha iyi arkadaşlar,söyliyeyim!

çünkü; hep yanındalar.

onların önüne bulut geçince,yapacakları bir şey yok!

ama senin kafan bulutlandımı,senin yapacakların var!

söyliyeyim istedim!


not:üstteki resim,benim eserim değildir,http://bostanciogludevran.wordpress.com/2011/09/03/bu-gece-dolunay-mi-var/ den alıntıdır.

seyahat yazıları

konyaya geçtim ankaradan.genelde konya otellerinde yer bulmak da güçlük çekerim,ancak bu kez öyle olmadı,ilk aradığım özkaymak otelde yer vardı.orada kaldım.orada kalmanın en büyük avantajı,toptancıların hemen dibinde olması.ancak sabah ilk toptancılara girmedim,büsan ilk gittiğim alan oldu.karpuzoğlu ile görüştüm,ahmet yeni açtıkları perakende de idi,toptandan perakendesine geçtim,güzel bir mekan yapılmış,biraz desteklenmesi gerekiyor,görsellerle.inşallah bahtı açık olur.biraz sohbet,biraz yemek ve sonrasında toptancıların dibinde olan perakendeden ayrıldım.toptancılara girdim.toptancılara girerken,hep içimden küfretmek geçen bir oyuncak dükkanının önünden geçerim.neyse.toptancılarım; msd,parlayan,erdem,oflaz.
burada da sohbet,muhabbet merkezli geçti çünkü işler konya da biraz zayıftı.

bir seyahat yazısı daha

biraz uzun bir seyahat oldu.ankara dan başladım.ankara müşterilerini dolaştım,toptancıdır benim müşterilerim.polat timur,kardeş aş,istanbul plastik,gürbüzler,taştoka,bayburt plastik,mesut mutfak(çay içmeye uğradım),önderler,demirsoy ithalat.kardeş aş de bayağı bir zorlandım.emin abi,süleyman,çağatay neredeyse 4lü toplantı yaptık,ayak üstü.onlar tezgahlarında çok hızlı,haftada devir olacak ürün olsun istiyorlardı.neyse ki;ayak üstü toplantı,tezgaha ürünlerimizi koymakla sonuçlandı.demirsoy ithalat ın perakende ayağı da olması,bizim ürünü perakende merkezli deneme amaçlı tezgahına koymak noktasında işimi kolaylaştırdı.polattimur ile zaten çalışıyoruz,yeni siparişle mekandan çıktım.istanbul plastikte hala zorlanıyorum,rakip ürün ile rekabetimiz o noktada bayağı yoğun.hayırlısı.istanbul plastik bünyesinde çok hoş bir mescid var.oraya girince,içeriden çıkmak istemiyorum.huzur veren bir havası var,bir çok camide dahi alamadığım bir huzur.5 vakit namaz mı kılıyorum,hayır; bir türlü beceremedim.bayburt plastik,mahmut abi ile uzuun muhabbet ettik,onun ben de ayrı bir yeri vardır.bu ara bayağı kafası yoğun.mesut abi ile de biraz sohbet ettik.onunla arada bir az ötesinde olan karadeniz mutfağı sunan tır-lokanta da kuymak yemeyi seviyorum.genelde benim seyahatlerde aç kalmam kaçınılmaz.bu seyahatte gerçi istanbul plastiğin yemekhanesinde öyle yemeğini geçiştirdim :)
ankarayı şehir olarak oldum olası sevemedim.ama müşterilerimi seviyorum.

23 Kasım 2011 Çarşamba

çocuk büyütmek...

bildiğiniz üzere benim bir çift ikizim var.benim derken,eşim alınmasın;lafın gelişi...düzelteyim o zaman bizim bir çift ikizimiz var.düzeltmem iyi oldu,konunun içeriğinde eşim de rol sahibi.ikimizin de çocuk eğitimi,öğretiminde yöntemleri biraz farklı.aslında biraz kelimesi hafif kalıyor ama neyse...evliliklerin böyle de bir boyutu var.örneğin; ben yemek yemek istemeyen kızıma "bırak kızım yeme,bir daha ki öğüne kadar yemek yok!" diyebilirken,eşim -aman kızım aç kalır-mantığı ile bakarak boğazına tıkıştırır da tıkıştırır.tıkıştırınca yemek yenmiş mi olur,hayır 10 dakikada yenilip,kalkılacak masadan kızım 1,5 saatte ancak kalkar(abartı filan değil 2 saatlik rekorlarımız da var),hanım habire "kızım ye de kalk artık,seni bekliyorum,masayı silecem,bulaşık makinasını çalıştıracam,uyku vakti,okul vakti vs.vs.".ben diyebilirken derken,diyebilecek dilim var da etkinliği yok.çünkü,hanım vicdanen baskın geliyor."kızım çok zayıfladı,yemesi lazım"filan ...
eğitim,çocuk,zor işler...

3 Kasım 2011 Perşembe

oha diyebilirmiyim?

beşiktaş taraftarı son maçlarında bir kampanya yaptı.kaşkollarını van a göndereceklerdi.kampanyaya güzel bir görsellik katarak,namımız da yürüsün babında kaşkollarını maç öncesi sahaya fırlattılar.ve bu, federasyon gözlemcisinin,sahaya yabancı madde atıldı şeklinde raporuna yansıdı.şimdi beşiktaş kulübü bu yardım kampanyası yüzünden ceza ödemekle karşı karşıya.komik mi? evlere şenlik, ne komikliği ! tebrikler beşiktaş(ben beşiktaşlı değilim)

kusuyorum!

13 yaşındaki bir kızın mahkeme kararı ile (bunu yazmaya elim gitmese de anlatmak istediğimi tam anlatması açısından yazmam gerekiyor) bir kez daha ırzına geçilmesine şahit olduk.ağzımız açık kalmadı ! geçmişte de enteresan mahkeme kararlarına şahit olmuştuk çünkü. gazetelerde, internette ismi n.ç. diye geçiyor.isminin ne önemi var ki;sadece insan diyebiliriz.sadece insan,varlık.değerleri vardır ya da yoktur.öğrenmiştir ya da öğrenmemiştir.o nun durduğu yer,sahip olduğu akıl,bulunduğu ortamın hiç önemi yok.o na bu zulmü yapanların bulundukları durum,yer,konum,akıl durumları önemlidir.o nun yaşı 13.ama ona şerefsizliği yapanların listesini ben de f.altaylı dan kopyalayarak aşağıya döküyorum,hem yaşlarını,hem konumlarını,hem durumlarını görün.tarihe şerh düşmek adına bu ŞEREFSİZLERİ teşhir etmek benim de boynumun borcu,her insan olanın olduğu gibi.bu yazı belki 3-5 kişi tarafından okunup kalacak,ben kendi adıma nefretimi kusayım,içimde kalmasın,şerhimi düşeyim de.belki de,bu kişilerin etrafında olanlardan birinin gözüne çarpıp,yüzlerine tükürülmelerine vesile olur.umudu bile güzel.
: Jandarma Yüzbaşı. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

: Bayındırlık Müdürlüğü'nde işçi. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.


: Matbaacı. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

: Ziraat Bankası'nda memur. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

: Derik Belediyesi'nde memur. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

: İlköğretim Okulu Müdür Başyardımcısı. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi. Ömür boyu kamu hizmetinden men edildi.

: Traktör bayii. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

: Beyaz eşya bayii. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

: TEDAŞ teknisyeni. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, cezası iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle cezası 4 yıl 2 aya indirildi. Ömür boyu kamu hizmetinden men edildi.

: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

: 15 yaşmdan küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

: Kızıltepe Kaymakamlığı'nda yazı işleri müdürü. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

: TEDAŞ vinç operatörü. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

: Nakliyatçı. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle cezası 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi. (Fuhşiyata tahrik suçundan 7.5 yıllık zamanaşımı dolduğundan dava düşürüldü.)

: Ziraat Bankası'nda veznedar. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

: Muhtar. 15 yaşmdan küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi. (Fuhşiyata tahrik suçundan 7.5 yıllık zamanaşımı dolduğundan dava düşürüldü.)

: Derik Ziraat Odası Başkanı. 15 yaşından küçük kızm ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

: Orman İşletme Şefliği'nde şoför. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, cezası iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi. Kamu hizmetinden ömür boyu men edildi.

: 15 yaşmdan küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

: Mardin Vakıflar İmareti'nde çalışıyor. 15 yaşmdan küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis verildi, ancak iyi hal ve yaşının olay tarihinde küçük olmasından dolayı cezası 3 yıl 10 ay 20 güne indirildi.

: Dava açıldı, ancak eylem teşebbüs aşamasında kaldığı gerekçesiyle ve iyi hal indirimleriyle 1 yıl 4 ay 20 gün hapis verildi.

: Gündelikçi. Irza geçmeye iştirak ve fuhşiyata tahrik suçlarından 9 yıl hapis.

: Irza geçmeye iştirak ve fuhşiyata tahrik suçlarından 9 yıl hapis.
YAZDIĞIM BİR BAŞKA BLOGDA,BİR BLOG YAZARININ "AYNI İSİMDE BAŞKA İNSANLAR ZARAR GÖREBİLİR!"UYARISI,İSİMLERİ KALDIRMAMA SEBEP OLMUŞTUR.BİRAZ TÜKÜRDÜĞÜMÜ YALADIM AMA,VEBAL ALTINDA KALMAKTAN İYİDİR.

1 Kasım 2011 Salı

bir linç girişimi...



pazartesi günü tüm internet gazetelerinde(!) volkan konak ile ilgili haber vardı.haberin özeti; volkan konak "van depremi umurumda değil" diye açıklamada bulunmuş.sonra kağıttan basına düştü.e sonra ne oldu? volkan konak ın sorulara verdiği cevabın videosu düştü internete.adam resmen gazetecileri(!) başından savmak için bir iki laf savurup,gitmiş.gayri resmi olarak volkan konak üzerinden rayting toplamak için adamı linç etmeye kalkmış sevgili medyamız.yazıktır ya.



volkan konak,hemşerimdir.fikirsel bazda ters cephelerde dursak da,adam gibi adam olma gayretinde bir şahsiyet olarak tanıdım onu.ilk albümünü çıkardığında dedemden (dedem karadeniz müziğinin eskilerindendir) iki parça kullandığından ve altına isim yazmamasından dolayı içerlemiş,kendisine mektup yazmıştım-bir maddi beklenti içinde olmadığımızı,ancak dedemin isminin türkü altına yazıldığını görmek arzumuz olduğunu belirtmiştim-,o zamanlar mektup yazılıyordu.ve çok geçmeden,kendisinden özür cevabı geldi,bir resmini imzalamış,göndermiş,ayrıca açıklama yapmış,bir daha dikkat edeceğini söylemişti.incelikti bu.adamlıktı.bu adama kıyamazsınız,siyasi perspektif de zıt yerlerde dursak da; volkan konak ı harcatmayız size; adamların azaldığı şu ülkede.

31 Ekim 2011 Pazartesi

saat med-cezirleri




evet,geçen gece saatleri yine geri aldık.
bana biri şunu izah edebilir mi? cuma günü,hava 18.30 da kararıyordu,şimdi 17.30 da kararıyor.yani 1 saat önceden elimiz elektrik prizine gidiyor.biz 19.00 da paydos ettiğimize göre fazladan 1 saat elektrik harcıyoruz.sabah ışığından da şu an faydalamadığımıza göre(sabah evden çıkarken hava karanlık cuma da olmuyordu,bugün de farklı değildi!); biz elektrik tasarrufunu nasıl yapıyoruz.ben düz mantıkla bakıyorum ,vardır büyüklerimizin bir bildiği ya da bu konuyu iyi bilen biri,lütfen beni aydınlatır mı? saati ileri almadan! :)

23 Ekim 2011 Pazar

24 şehit ve van depremi




internet ortamı bir çok şeye gebe bırakacak bir ortam.24 şehitle ısınan internet ortamında;özellikle facebook'ta bir yığın yalan beyan bilgilerle başka bir saldırı başladı.hükümete,tayyip erdoğan a , hükümet mensuplarına ve müslüman kesime saldırmak için bekleyen mekanizmalar devreye girdi.bu yoğunluktan anladığım ergenekon-pkk iyi çalışıyor.öyle paylaşımlar gördüm ki! bunlara inanan ve bunları paylaşan bayağı cahilimiz olduğunu bir kez daha anladım.bu aziz nesin in işaret ettiği aptallıkla ne kadar paralellik arzeder kestiremedim.bir zihniyet hemen sazan gibi,doğruluğuna bakmaksızın,kafasında hedef belirlediği yere çamur olsun da ne olursa olsun saflığı ile paylaşmaya meyilli.bir örnek; (hesapta) bir şehit annesi (hesapta) bir televizyon kanalına bağlanmış(!),"aslında şehit 24 değil,86 " demiş ve yayından hemen alınmış.hükümet özellikle 86 yı kabul etmiyormuş.çünkü anayasadaki bir maddede şehit sayısı 50 yi geçerseymiş,hükümet düşermiş.bunu hükümet şerefsizce(!)gizliyormuş.bunun doğruluğuna bakmak için netten anayasaya bir bakmak kimsenin aklına gelmiyor.en son tanıdığım bir genç bayan paylaşmış bunu,kendisini uyarınca,hemen kaldırdı.hani tayyip e gareziniz olabilir,ancak yaptığınız şeyleri bir düşünün de pkk ya yardım etmiş olmayın.istediği ortamı oluşturmayın.bugün de bir yakınımın paylaştığı bir yazımda net ortamında deprem ile ilgili yapılan yorumlarda van halkı için ırkçı bir yığın yorum yapılmış.bu da ayrı bir problem.özeti mi "beter olun!". niye kürt vatandaşların çoğunlukta olduğu bölge ya!


ayıptır ya! he bu bir boyutu,bir başka boyutu da,kameralar karşısında bir kaç genç "devlet yok,devletten hiç kimse gelmedi" diye tv8 e açıklama yapıyor,özellikle depremi de devlete karşı kullanmak isteyen bir söylem.ancak şu satırları yazarken,hükümetin başı erciş'te geziyordu.ekranda bir taraftan onu görüyorum.


geleyim,internet ortamındaki insafsızca yapılan yorumlara tekrar.genelin bilmediği bir şey yazayım,genel de bilmiş olsun.van'da van gölünün kıyılarında yaşayan bir çok trabzonlu var,biliyormuydunuz.sizlerin baktığı mantıkla onlar ne olacak.bırakın bu yaftalama işlerini.ister van'lı,ister trabzon'lu,ister istanbul'lu insansa canımız,insanlıktan uzaksa Allah verir belasını,bir şekilde.bakacağımız pencere insanlık olmalı.gerisi bize zarar verir.

18 Ekim 2011 Salı

esir takası



bugün israilli asker ile filistinli tutukluların takası vardı.israil borazanı olan gazetelerimizin hepsinde israilli esir askerin resmi yer alırken,genelde yazılar,manşetler,ağıtlar onun üzerine yazılıydı.filistinlilerin içinde yer alan tutukluların bazılarının türkiye'ye gönderilecek olması bir kısım gazete ve gazete okuyucularının zoruna gitmiş.neymiş efendim "ne işleri varmış o militanların bizim ülkemizde?" .neredeyse terörist gözü ile bakılan bu filistinlilerin aslında ülkelerini işgalci israil'den korumaktan başka yaptıkları hiç bir şey yoktu.bu mantıkla bakan medyamıza (!)sorayım, kurtuluş savaşında ülkesini savunmak için savaşan kuva-i milliyecilerimizin hepsi militan/terörist mü oluyor?

17 Ekim 2011 Pazartesi

habertürk manşeti/posteri



Kaç gündür, herkes , her yazar bu konu hakkında bir şeyler yazdı.Ben ilk manşet olduğu gün niyetlendim,ancak fırsat bulamadım.Şimdi yazmak kısmet oldu.
Nasılsa bu konu gündemde hep durur.Ben sabahları genelde sabah,star,habertürk alırım,işe giderken okumak için.Sabah ve star ayın 25 günü değişimli,3-4 günü de habertürk alırım.
O gün (hani şu bıçaklanmış kadıncağızın posterinin basıldığı gün) habertürk almak gelmişti içimden.Elimi habertürk e attım,kaldırdım,resmi görünce,hani iğrenç bir şeye denk gelir eliniz hemen bırakırsınız,refleksle;aynı öyle olup gazeteyi bıraktım.
İğrenç bir göze sokuştu.O gün bu gün elim habertürk e gitmiyor.

sınıf başkanlığı yarışı



bu ara ihmal ediyorum yine blogumu.bir şeyler yazmıyor ya da yazamıyorum,bir yığın sebepten dolayı.

aile tarihine not düşmek adına bir şeyler yazayım bugün dedim.:)

geçenlerde bizim ikizlerin sınıfında sınıf başkanlığı seçimi yapılmış.öncesinde aday adayları açıklanmış,bizimkilerin her ikisi de aday adayı,sonra aday olmuşlar.bu süreçte herkes bir kaç isim yazıp öğretmene vermiş(yani sınıftaki sevdikleri isimleri yazmışlar).bu süreç sonucunda ortaya çıkan isimler başkanlık seçimine girmiş.hem kayra,hem duru aday olmuşlar.kayra 11 oy ile sınıf başkanı,8 oyla bir başka arkadaşları da yardımcısı,duru da 5 oyla seçilemeyen aday olarak kalmış.duru "baba beni bu sınıf sevmiyor" gibi bir serzenişte bulundu doğal olarak.ona "genelde erkeklere oy verme meyili insanlarda vardır"ı anlatana kadar göbeğim çatladı.o da bana "ama baba,sınıfta 10 kız var sadece 4 ü bana oy vermiş,inanabiliyormusun?"diye tekrar tekrar sorup duruyordu.anlatmakta güçlük çeksem de sonunda anlatmayı başarmıştım :)

10 Ağustos 2011 Çarşamba

KMAL KILIÇDAROĞLU

ne çapsız bir adammışsın kmal.ülkenin dışişleri bakanı,suriye ye gidiyor,ortadoğunun abisi edasıyla; sen kalkıp açıklama yapıyorsun "başkalarının taleplerini iletti" . bu ülke sizin hayallerinizden de büyük kmal bunu o küçük beyinlerinize sokun ya da sen sok.kendin mi konuşuyorsun,başkasımı seni konuşturuyor bilmiyorum ama.ya sus,ya takdir et.ülkeni küçük düşürmekten vazgeç.sen nasıl türksün anlamakta güçlük çekiyorum.kendi ülkesini küçük gören bir anamuhalefet lideri.komiksin,acınacak haldesin.bi sus Allah aşkına bi suss!

8 Ağustos 2011 Pazartesi

büyüdük ve aynı gün ikimizde oruç tuttuk :)



evet,bugün tarihe not düştük.7.ağustos.2011.ikizlerim 7.5 yaşında aynı gün oruç tuttular.kızımın bu ikinci oruç günüydü.oğlum iftara 5 dakika kala parmağını pudra şekerinin içine daldırdı ve ardından ben orucumu bozdum diyerek başladı ağlamaya.yanlışlıkla olunca oruç bozulmaz deyip,kitaptan da okuyana kadar ikna olmadı :) .neyse ki; orucun bozulmadığını anlayınca ağlamayı kesti.

resimin birinde daha 1 yaşındalar,Allah bugünleri de gösterdi.Bu uzun günlerde hem de 7,5 yaşında,hiç zorlanmadan oruç tuttular.bir önceki gece sahura hep beraber kalktık(ben,eşim,kızkardeşim ve oğlum zaten ayaktaydık)kızım uyumuştu.o da kalktı,çok zevkli olduğunu söyledi sahura kalkmanın.halbuki uyuyalı 5 dakika olmuştu.saat 03.00 te masaya oturduk,03.30 gibi kalktık.oğlumun ilk ciddi oruç denemesi olacağından "doymamaktan korkuyorum"demesiyle hepimiz bir güldük.ertesi gün(pazar günü)saat 13.00 te kalktılar ve iftara kadar hiç açlık,susuzluk çektiklerinin belirtisini göstermediler.ramazanın 7.gününü tüm aile oruçlu geçirmenin mutluluğunu yaşadık.Allah herkese nasip etsin,amin.



4 Ağustos 2011 Perşembe

somalili çocuklar,mustafa sandalın çocukları(Allah hepsini bağışlasın)












dünkü sabah gazetesinde bir kampanya gördüm,gazetenin ekinde de bir haber(!)


gazete, somali için yardım kampanyası başlatmış ve şu ana kadar 18 bin tl para toplanmış.gazete,bunu övünerek yazıyordu(haklılar diyelim).ben bir gazetenin topladığı para anlamında biraz küçümsedim,hadi ilk günler deyip geçelim,sonrasında rakam büyür,Allah yardım edenlerden ve organize edenlerden razı olsun.iyiliğe çamur atacak halimiz yok.benim oradan gelmek istediğim yer başka.


gazetenin günaydın ilavesinde sayfanın yarısını işgal etmiş şekilde "mustafa sandal yeni doğacak ikinci çocuğu için 500 bin euro luk tadilat yapacakmış evinde" ilk çocuğu için aldığı eve girmek istemiyorum.mustafa sandal belki çok hayırsever birisidir,somaliye belki yardım bile etmiştir.ancak bir yerlerde açlıktan ölen çocuklar varken,bu kadar savurganlığı anlamıyorum.


ve dünkü gazetenin bir yerinde yine güzellik ürünlerine harcanan paranın 20 milyar dolar olduğunu,somaliye sadece 1,5 milyar dolar yeteceğini yazıyordu gazete.kimse kimsenin umurunda değil,ya da herkes kafasını kuma gömmüş,o hali ile yaşamanın derdinde.bu yazımda ihaleyi mustafa sandal a çıkarmak gibi bir niyetim yok.o gözüme takıldı,onun üzerinden herkes hakkına düşeni alsın.


orada insanlar açlıktan ölürken(her 15 sn.de 1 çocuk),ali şunu yaptı,veli bunu yapmasaydı da biraz yardım etseydi,ayşe o arabayı almasaydı da şunu alsaydı,üstünü açlıktan insanlar ölmesin diye yardım etseydi deme lüksüm yok.ama insanları bakış açısı değiştirmeye sevkedecek yazı yazma hakkım var diye düşündüm ve yazdım.


Allah din,dil,ırk ayrımı yapmadan yardım edenlerin yanında olmamızı nasip etsin.verilenler(maddi ya da manevi) , imtihan içinse; vermemek,sınavın sonucunun kötü biteceği anlamı taşır.






3 Ağustos 2011 Çarşamba

sektörel yazılar

ayyıldız züccaciye yaşar abi.kendisi ile neredeyse 12 yıldır tanışırız.farklı bir mizaçtadır.önemsemez pek dünyayı.kırıkkale de 3 katlı bir alışveriş merkezi var.tam anadolu insanıdır.gittiğimde yanına yere göğe sığdıramaz.bizde kal bu akşam diye her seferinde söyler.eğer kırıkkale de kalman gerekir de otelde kalırsan,bozulurum der.bu yüzden müşterilerimi seviyorum,çünkü onlar artık müşteriden öte.resmini çektiğim yer bir çay ocağı; ama içerisi sanki antikacı.bir tarafta kitaplar okunsun diye,bir tarafta 50-100 yıllık radyolar vs.
çok sevdim bu mekanı.çay ocağını işleten kardeş,çok candan.bundan böyle kırıkkale den her geçişimde yaşar abi yoksa bile bu mekana mutlaka uğrayacağım.oradaki sıcaklığı her yerde bulmak zor.sağolasın yaşar abi.beni böyle bir mekan ile tanıştırdığın için.

arsuz,palm beach otelinin akşam manzarası




arsuz da palm beach isimli bir otelin önünde otururken oluşan bu manzarayı paylaşmak istedim.otelin sahibi,beni utandırdı;onu da bilahare anlatırım

1 Temmuz 2011 Cuma

iş seyahatinde köpek dostum :)



























bu köpek var ya , bu köpek!

burası muğla'da sanırım akyaka diye bir kasaba(sahil beldesi) idi.isminde yanılıyor alabilirim.gökova'da bir yer yani.bu köpek de orada takılan bir mahlukat.o tabak,yarısını benim yediğim tostun tabağı.öbür yarısını da bu köpek hazretleri götürdü.o sandalyede oturuyordum,hiç farkında değildim,arkamda yerde öylece uzanmış oturuyor.tostun yarısına geldiğimde arkamdan sertçe iki havlama sesine irkilip,döndüm,mesafemiz o sandalye ile köpek mesafesi kadar işte.köpek sadece kafasını kaldırıp,yüzüme bakıyor.resmen yiyecek istedi.hakkını yemeyeyim onuru ile.hiç ezilmeden,hiç hakkıma saldırmadan "ben de acıktım,bana da verirsen hayır demem"kıvamındaydı.çok hoşuma gitti,bu hali.bir parça attım önüne,anında götürdü,bir parça daha onu da.ve tostun kalan yarım halini önüne attığımda,en son ellerimi gösterdim,bitti dercesine.o da hakkına razı oldu,minnettar bakışı ile.artık orada bir dostum var.

29 Haziran 2011 Çarşamba

ÇANAKKALEDEYİZ...



en son atatürk ün gözetleme yerinden de gözetledik,müthiş bir yer,her yere hakim konum.hayran kaldık,bu görüntüye hepimiz...



...ve güneş batarken,dönüş yoluna girmeden son çektiğimiz resim.

Allah bu topraklarda şehit olanlara rahmet eylesin...size minnettarız...baba,oğlu,kızı ve türkiye

ÇANAKKALEDEYİZ...



"Allah'ım şehitlerimize ettiğim duaları kabul et,amin." "baba,o duayı benim için edermisin?"



kızım siperlerde koştu,durdu,hatta "burada kalalım,dönmeyelim baba" bile dedi.





siz rahat uyuyun,biz buradayız,torunlarınız burada...

babam da burada...

ÇANAKKALEDEYİZ...

biz buralardayız...cesarettepe de...





























ÇANAKKALEDEYİZ...













kimi zaman,çocukça davranıyoruz,kimi zaman hüzünleniyoruz,ama biz çanakkale deyiz.idrak ediyoruz iki kardeş,çocukça ama idrak ediyoruz bir şekilde...

















ÇANAKKALE ŞEHİTLİKLERİNDEYİZ...

binlerce şehit ismi geçiyor,binlerce avustralyalı anzak ismi geçiyor,taşlarda.bir tanesi gözüme çarpınca resmini çekme ihtiyacı duydum.belki başka şehitliklerde de vardır ama,zamanımız çok değildi ve gördüğümü resimleyeyim hiç olmazsa dedim,bu ayrıştırmacılık değil,öyle algılansın istemem."ahmet oğlu hüseyin 23 sürmene"





her yer mezarlık aslında,bastığınız yerlerin altında kimler var bilmiyorsunuz,siz yere basarken,yere basmaktan muaf sayan bir kudret varmış hissi ile dolaşıyorsunuz o topraklarda.bir vefa sergilemenin affı ile gözlüyorsunuz her yeri,her yer de sizi.ben 45 yaşında gittim,çocuklarım 7 yaşında.























ÇANAKKALE'DEYİZ...



çanakkale dahilindeyiz artık.fatih sultan mehmet'in yaptırdığı surları gezdik,çanakkale savaşından arta kalan şarapnel parçalarının ve mermi artıklarının sergilendiği yerleri gezdik.