29 Şubat 2012 Çarşamba

merve kavakçı


28 şubat sürecinin simge mağdurlarından sadece biri.ecevit ve ahalisine nefret duygularımın ortaya çıktığı dönemin simgesi."haddini bildirin şu kadına" lafını unutmak mümkün değil.sindirmek hala mümkün olmadı.Allah a şükür ki; merve kavakçı ya iade-i itibar yapılıyormuş.28 şubat izleri teker teker temizleniyor.bir röportajını okumuştu merve kavakçı nın insan olanın içinin sızlamaması mümkün değil! çocuklarının,diğer çocuklar tarafından taciz edilmesi,aşağılanmaya çalışılması ve yaşanan travma ve dramlar...
dedim ya o sadece mağdurlardan birisi,bir kare daha hatırlarım,bir kadın polisin,başörtülü bir kızın başörtüsünü çekiştirirken ki fotografı.genç kızların lise parmaklıklarına kendilerini kelepçelemelerini,üniversitelerde nur serter lerin pervasızlık yaptığı kızları,kızların perukla okula gitme travmalarını vs.(bu vs.in altında daha ne hikayeler vardır,o vs.le ilgili ne kitaplar yazıldı,her sayfası ıslak kitaplar.göz yaşları ile yazılırken ıslanmış sayfalar)
bugünlerde sayın mhpli milletvekillerimiz de şu an ki iktidarın 28 şubatın üretimi olduğunu iddia ededursun.birine tecavüz edersen,tecavüz ettiğinin doğurduğu; bir sebebin sonucudur.buradan başka anlamlarda çıkartmak isteyenler olacaktır.ancak benim söylemek istediğim de nettir.boktan bir şey çıkartmak isteyene sadece t.a.k.der geçerim.o doğan çocuk,bir gün hesabını soracaktır,ki; o gün de uzak değildir.o çocuğun şu an yaşı 15 tir.tecavüz suçunu işleyenin mahsulüdür.o çocuk tam sorgulama çağındadır ve her gün hesabını sormak için daha da bilenecektir.babası bellidir;
babasının da t.a.k.

28 şubat manşetleri








not:gazete küpürleri 8sutun.com sitesinden alınmıştır.
bu gazete manşetleri 28 şubat sürecinin adım adım uygulamaya sokulduğu dönemde atılmıştır.bu gazetelerin yazarları bugün de hala gözümüzün önündeler.bir kısmı değişti,bir kısmı aynı tas aynı hamam.yazarlardan ziyade aydın doğan,dinç bilgin gibi gazete sahiplerinin de o çorbada tuzu vardı.hiç biri unutulmadı,unutmadık.değişik zamanlarda değişik şekillerde,aklımıza düşüyor o dönem şakşakçıları ve yandaşları.hepsinin t.a.k.diyesi geliyor insanın,ama demiyorum.bugün cüneyt özdemirin ataol behramoğlu ile röportajını okudum.behramoğlu 28 şubat sürecini desteklediğini ve pişman olmadığını söylüyor...tüm 28 şubatçılara ilettiğim gibi sana da saygılarımı iletiyorum behramoğlu.kitaplığımda duran iki antoloji içindeki tüm harfler sana yol olsun "l" harfleri de yol üstündeki köprü direkleri,sonrası...saygılar!

28 Şubat 2012 Salı

bumerang


blogçuyuz(!) ya!
hani renk olsun diye reklam da alayım,onun raconunu da bileyim babında iki reklam koydum bloga.biri kabul edilmiş,biri reddedilmiş-miş.lan eğlencelik olsun dedik,yoksa yemişim reklamını.bloggerlığımı bile sorguladım reklam koyarsam,blog alemine(!) ayıp mı olur diye bile düşündüm,bir yığın uğraş,reklamı koy,sonra reddedilsin,neymiş falan filan...yok kardeşim,bundan sonra reklam meklam yok.kendim pişirir,kendim sunarım,yersen...

28 şubat


bugün 28 şubat...
15 yıl kadar önce de 28 şubat oldu.o dönemi yaşarken,hangi çağda yaşıyoruz diye aklımdan geçirdiğimi hatırlıyorum.bu görüntüler,bu bakış açıları ortaçağ döneminde olabilirdi diye düşündüğüm çok oldu.okuldan atmalar,okula almamalar,fişlemeler,sermaye ayrımları,bazı markaları ordu kantinlerine sokmamalar,8 yıllık eğitim sistemi,merve kavakçı ya yapılan,başbakanın ensesinde boza pişirmeler,kanallar,gazetelerin kusmuk kokmaları,iğrenç bir dönemdi.kimleri hatırlıyorum o dönemlerden; öncelikle çevik bir! teziç,alemdaroğlu,süleyman demirel,karadayı,mesut yılmaz,ali kırca,reha muhtar,dinç bilgin,aydın doğan vs.vs.
gün intikam zamanımı? hayır! ama yapılanların cezasının çekilme zamanı.dün geceden beri twitter da kusuyorum,aklıma geldikçe o günler...
Allah belalarını verecektir,buna imanım sonsuz...

25 Şubat 2012 Cumartesi

Osmanlı nın hükmettiği ülkeler,yerler,alanlar,bölgeler.



1.Türkiye 2.Bulgaristan (545 yıl) 3.Yunanistan (363
yıl)(1458-1821) 4.Sırbistan (539 yıl) 5.Karadağ (539 yıl)
5.Karadağ (539 yıl) 7.Hırvatistan (539 yıl) 8.Makedonya
(539 yıl) 9.Slovenya (250 yıl) 10.Romanya (490 yıl)
11.Slovakya (20 yıl) Osmanlı adı:Uyvar
12.Macaristan (160 yıl) 13.Moldova
(490 yıl) 14.Ukrayna (308 yıl) 15.Azerbaycan (25 yıl)
16.Gürcistan (400 yıl) 17.Ermenistan (20 yıl) 18.Güney
Kıbrıs (293 yıl) 19.Kuzey Kıbrıs (293 yıl) 20.Rusya'nın güney
toprakları (291 yıl) 21.Polonya (25 yıl)-himaye- Osmanlı adı: Lehistan
22.İtalya'nın güneydoğu kıyıları Otranto ve çevresi(20
yıl) 23.Arnavutluk (435 yıl) 24.Belarus (25 yıl) –himaye
25.Litvanya (25 yıl)-himaye 26.Letonya (25 yıl) –himaye
27.Kosova (539 yıl) 28.Voyvodina (166 yıl) Osmanlı adı: Banat
29.Irak (402 yıl) 30.Suriye (402 yıl) 31.İsrail (402
yıl) 32.Filistin (402 yıl) 33.Ürdün (402 yıl) 34.Suudi
Arabistan (399 yıl) 35.Yemen (401 yıl) 36.Umman (400 yıl)
37.Birleşik Arap Emirlikleri (400 yıl) 38.Katar (400 yıl)
39.Bahreyn (400 yıl) 39.Bahreyn (400 yıl) 41.İran'ın
batı toprakları (30 yıl) 42.Lübnan (402 yıl) 43.Mısır (459 yıl)
44.Libya (394 yıl) Osmanlı adı:Trablusgarp 45.Tunus (308 yıl)
46.Cezayir (313 yıl) 47.Sudan (397 yıl) Osmanlı adı: Nüb
48.Eritre (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş 49.Cibuti (350 yıl)
50.Somali (350 yıl) Osmanlı adı: Zeyla 51.Kenya sahilleri (350
yıl) 52.Tanzanya sahilleri (250 yıl) 53.Çad'ın kuzey bölgeleri
(313 yıl) Osmanlı adı: Reşade 54.Nijer'in bir kısmı (300 yıl) Osmanlı
adı: Kavar 55.Mozambik'in kuzey toprakları(150 yıl) 56.Fas (250
yıl) –himaye 57.Batı Sahra (250 yıl) -himaye- 58.Moritanya (250
yıl) –himaye 59.Mali (300 yıl) Osmanlı adı: Gat kazası 60.senegal
(300 yıl) 61.Gambiya (300 yıl) 62.Gine (300 yıl)
63.Etiyopya'nın bir kısmı (350 yıl) Osmanlı adı: Habe
Hilafeten Bağlı Olan Ülkeler 65.Hindistan
Müslümanları -Pakistan- 66.Doğu Hindistan Müslümanları -Bangladeş-
67.Singapur 68.Malezya 69.Endonezya 70.Türkistan
Hanlıkları 71.Nijerya 72.Kamerun Himaye ye
Aldığımız Ülkeler 73.Fransa 74.İspanya
75.İngiltere 76.Monako 77.Hollanda 78.Norveç
79.İzlanda 80.İrlanda 81.Cebelitarık
82.Danimarka 83.İskoçya 84.Myanmar 85.Japonya
Osmanlı Ordusunun Bulunduğu Ülkeler
86.Almanya 87.Liechtenstein 88.San Marino
89. Çek Cumhuriyeti

Kanuni, Baltık denizine kadar ilerlemiş. Himayeye aldığımız Avrupa devletlerini ise
başka kategoride incelemeyiz yanlış olmasın. Fransa'yı ipten aldığımız için
resmen bize olmasa da her yönü ile Osmanlıya bağlı idi, İngiltere ile bazı
antlaşmalarımız vardır. Müttefiklikten biraz öteye gidip ülkeden üstünlüğümüzü
kabul ettirmişizdir. Avusturya'da ise olaylar şöyledir; Diplomatik
olarak alt seviyede olduklarını kabul ettirip haraca bağlamışızdır. Ki bu da
bize bağlanmış anlamına gelir.
http://forum.donanimhaber.com/m_58065451/tm.htm bu adresten alınmıştır,blogumda olsun istedim.

22 Şubat 2012 Çarşamba

GÖZÜNÜZE GİRSİN..!



eveeet,böyle haberlere bayılıyorum.istisna gazetelerimizden(!) gözcü ve aydınlık hüber köşkündeki abdullah gül ve tayyip erdoğan ile eşlerinin resimleri üzerine manşetler atmışlar.ellerine sağlık ! neymiş,atatürk bir başka görüntüde ayaktaymış,eşi oturuyormuş,medeniyet görsün öğrensinlermiş abdullah gül ve tayyip erdoğan...
eee,noldu şimdi,atatürk de oturarak bir başka zamanda latife hanım ayaktayken fotograf çektirmiş.hem de latife hanım çarşaflı vaziyette.aydınlık ın bastığı resimde de latife hanım çarşaflı ve başı kapalı,tesettürlü.neresinden tutarsam tutayım,bi tarafınıza... sayın gözcü ve aydınlık genel yayın yönetmenleri! hazmedemediğiniz, başörtülü hayrünnisa hanım ve emine erdoğan,ama latife hanım daha bir tesettürlü,bunu mu gözünüze sokmak lazım yoksa,diğer resmimi bilemiyorum.gözünüze hangisi girsin istiyorsanız onu seçin.sevgiler,saygılar ...:))))))

KURŞUN KALEMİN 5 ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ


Ninesini bir mektup yazarken izleyen çocuk sordu:
- “Yaşadıklarımız için bir hikaye mi yazıyorsun? Yoksa benim hakkımda mı?”
Ninesi yazmayı kesti ve torununa şöyle dedi:
- “Aslında, senin hakkında yazıyorum. Fakat kelimelerden daha önemlisi, kullandığım Kurşun Kalem.Umarım büyüdüğünde sen de bu kurşun kalem gibi olursun.”
Çocuk merakla kurşun kaleme baktı.Özel bir kalem gibi görünmüyordu.
- “Fakat daha önce gördüğüm diğer kurşun kalemler ile aynı!”
- “Bu, senin nasıl baktığın ile alakalı. Kurşun Kalemin 5 önemli özelliği vardır, ki sen onlara sıkıca tutunduğunda ömrün huzur içinde geçecektir.”
Birinci özellik:Harika şeyler yapabilirsin ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Tanrı dır ve her zaman kendi kudretiyle bizi O yönlendirir.
İkinci özellik:Zaman zaman her ne yazıyorsam durmam ve kalemin ucunu açmam gerekir.Bu kaleme biraz acı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar.Bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi öğrenmelisin, bu acılar seni daha iyi bir insan yapar.
Üçüncü özellik:Kurşun kalem, yanlış bir şey yazdığında bunu bir silgiyle silmene her zaman olanak tanır. Yaptığımız bir şeyi sonradan düzeltmenin kötü bir şey olmadığını anlamalısın, aksine bu bizi adalet yolunda tutmaya yarayan en önemli şeylerden biridir.
Dördüncü özellik:Kurşun kalemin en önemli kısmı, kalemin yapıldığı ahşabı ya da dışarı yansıyan şekli değil, içerisinde yer alan kurşunudur. O yüzden her zaman kendi içine bakmalı, en çok onu korumalısın.
Beşinci özelliği ise her zaman bir iz bırakmasıdır.Aynı şekilde sen de hayatta yaptığın her şeyin bir iz bırakacağını bilmeli ve her hareketinin farkında olmalısın.
Paulo Coelho mailce.com dan alıntıdır.

21 Şubat 2012 Salı

aziz yıldırım


bugün aziz yıldırım savunma yapmış,savunmanın bazı yerlerinde enteresan cümleler kurmuş.bu cümlelerin bir kısmı bana tuhaf geldi.
Aziz Yıldırım; "Aleyhimizde yapılan propaganda, kulübümüzün kuruluş gayesini baltalamak ve bu temiz, vatansever, Atatürkçü yoldan çevirmek içindir." diye konuştu.milliyet
aziz yıldırım,fenerbahçe nin gördüğü en iyi başkandır.yaptığı tesisler ile,gösterdiği şampiyonluklar ile, her branşa eğilmesi ile en iyi başkandır,aziz yıldırım ın yanında ali şen in esamesi okunmaz bana göre.ancak,savunmaya direk,atatürk üzerinden yapmaya başlaması ile bu davada birden içime kurt düştü.ne alakası vardı,bu davanın atatürk ile,atatürkçülük ile.galatasaraylılar atatürkçü değil,beşiktaşlılar atatürkçü değil anlamı da çıkarır.onlar atatürkçü olsaydı,onlara da dava açılırdı(!).komik! bu savunmayı aziz yıldırım a hiç yakıştıramadım.avukatını bence hemen değiştirsin.insanın kendi öz kimliği ne işe yarar? yapmışındır ya da yapmamışındır!davanı onun üzerinden yürütürsün.
bu savunma şekli ile aziz yıldırım,benim gözümde sanıklıktan suçlu görüntüsüne doğru kaymaya başlamıştır.
geçmişten biliyoruz ki; her bir bok yiyen hemen bağırmaya başlardı "biz atatürkçüyüz,o yüzden bizi içeri alıyorlar,o yüzden bizi suçluyorlar,o yüzden....."
"atam! biz bi bok yedik,arkana saklanacağız,kusura bakmazsan! en güvenli yer,türkiye de senin isminin arkası çünkü!"
yok yaa!
hani internette dolaşan muhabbetler vardır ya; türk insanına mahsus davranışlar arasında şunu da ben sokmuş olayım "atatürkçü olduğumdan,bu suç bana isnat ediliyor!" gibi. yazık.
atatürk ü emellerinize alet etmeyin...

20 Şubat 2012 Pazartesi

selim şevkioğlu


selim şevkioğlu;
bu müşfik,mülayim,sevecen yüzün bağlı olduğu o bedenin içindeki yüreği siz bilirmisiniz? ben biliyorum...keşke herkesin bir selim şevkioğlu kardeşi olsa...
fotografı çeken süleyman uçar kardeşim; izninle (bu resmi buraya astığımda henüz iznin gelmemişti).

19 Şubat 2012 Pazar

cami süslemeleri


bu cami o cami değil,ancak o caminin de buraya resmini koyup onun üzerine yazmış olacağım.sözünü edeceğim cami istoç yeni cami ve onun gıyabında tüm yeni yapılan camiler...
camiler ne içindir? ibadet içindir,doğru mu? doğru ! camilere öyle işçilik yapılır ki(cemaat tarafından ya da imam ve tayfası tarafından),ben şahsen uyuz olurum.istoç yeni cami de bir cuma namazında imam,talep de bulunuyordu,camiye çiniden ayetler yaptırılacak toplam 20000 tl tutuyor.bunun için cemaatten yardım...
cami cemaatleri bu manada iyidir,istenilene hemen cevap verir; kimi az,kimi çok,kimi de masrafın tamamını karşılar tek kalemde.
ancak benim takıldığım,bu süslemelere niye ihtiyaç duyarız,duyarlar,duyarsınız.çinili ayetler olmayınca namaz kabul olmuyor mu? yapılan masraflar bu manada bana abartılı gelir.bir tv programında bu konuda edip yüksel fikir beyan etmişti,ondan beri bu pencereden bazen bakarım.istoç yeni camideki yardım talebi içimi sızlattı.20000 tl.sadece çiniler için.20000 tl.ile 20 aile 20 ay boyunca geçinir gider günümüzde.çok mu israfkârız? evet,çok israfkârız,kimle ne yarıştırıyoruz.
istoç yeni cami ile sınırlı olsa haydi neyse ! bu harcamalar,masraflar genel olarak tüm camilerde yapılıyor,ne işe yaradığını kestirememişimdir.yazık,o kadar aç,açığımız varken.Allah cami yapanı,mükâfatlandıracağını söylüyor,ama süsleyen,allayan,pullayan için bir şey demiyor.onları da israf ayeti ile uyarıyor "yiyiniz,içiniz,fakat israf etmeyiniz;çünkü Allah israf edenleri sevmez."(araf,31)
vebal sizin beyler,cami yapalım,artık cemaatler camilere sığmaz oldu.ancak,fuzuli harcamalardan uzak durun Allah aşkına...

17 Şubat 2012 Cuma

2.sınıf 2.dönem başkanlık seçimi

bu da benim doğum günümden bir kuple olsun (başkanlık kutlaması değil)
bu kez yarışı,duru kazanmış :) . kayra kendini biraz madara olmuş hissetmişti.çünkü,kayra kendini daha popüler hissetti her zaman ;) .6 çocuk aday olmuş,3 kız 3 erkek olarak.ilk turda duru ve kayra diğer arkadaşları arasından sıyrılmış olması aile olarak bize gurur verdi.başkanlık seçimi şeklinde son tura kayra ile duru beraber girmişler 3lü kademeli seçim sonucunda duru,kayra yı bir oyla geçip sınıf başkanı olmuş,kayra da yardımcısı :) .bizi onurlandırdıkları için onlara teşekkür etmek borcumuz herhal.

16 Şubat 2012 Perşembe

bmc otobüsleri


bmc halk otobüsleri hangi aklı evvelin tasarımı ise kendisini tebrik etmek(!) lazım.otobüslerin hafif bir frende tüm yolcuları dalgalandırmasını mı saysam,koltuk aralıklarının genişliğini(!) mi saysam,yoksa en arka kapı tarafındaki sağ iki koltuk yolcusunun ayaklarını nereye koyacağını şaşırmasını mı saysam.altı parmaklık ayak payı bırakılmış,kapı açıldığında,o koltuklarda oturanlar ayaklarını hemen 8 pozisyonuna getirmek zorunda kalır.bir şeyi tasarlıyorsan önce o şeyin içinde yolcu olman lazım sanırım.bu saydıklarım bir yolcu olarak tesbitim,şoförlerini de dinlemek lazım,kimbilir onların ne dertleri vardır.

15 Şubat 2012 Çarşamba

ilişki...:)

"Türkiye'nin 'özür ısrarı'
ilişkileri bozuyor
İsrail Başbakan Yardımcısı Silvan Şalom, Mavi Marmara
saldırısı için özür talebi devam ettiği için Türkiye'yle ilişkilerin normale
dönmediğini söyledi."
NORMAL VE ANORMAL TÜM İLİŞKİNİZE .......

14 Şubat 2012 Salı

verilmiş sadakam ...










bir önceki gün bu saatlerde seyahate gideceğimi yazmıştım.bu sabah yola çıktım.ankara ya gidiyordum,sonra aklıma devrek deki müşterim geldi,ona da geçerken bir uğrayayım istedim.tam yeniçağa dan o tarafa döndüm,takriben 1 km.kadar gitmiştim ki yolun asfalttan mıcıra dönmeye başladığını gördüm,hafif frene dokundum,dokunuş o dokunuş sanıyorum 200 metre kadar araç sürüklendi.sürüklenmede değil aslında mıcır-kumda sörf yapmak gibi bir şeydi.100 metre kadar gittiğim istikamete önden,100 metre kadar gittiğim istikamete arka arka gittim.aracın kontrolü bende değildi artık.geri geri şarampole düştüm.araba yan yattı.bana bir şey olmadı Allah tan.araba şoför mahalli tarafına devrildi.takla atıp atmadığımı hatırlamıyorum.aslında en son kareyi hatırlamıyorum.bir otobüs durdu.özemniyet turizm e ait.şoför,muavin,bir iki yolcu sağolsunlar koşarak geldiler.ben üst tarafta kalan kapıyı açıp oradan çıkmaya çalışırken,onların yardımı ile kolay çıktım.hemen araçtan su ve meyve suyu getirdi muavin.az ilerideki menteşeoğulları mı ,mengeşoğulları tesisleri mi ne vardı,oraya getirdiler.orada jandarma,polis,çekici bekledim.sonra polislerle beraber tutanak tutmak için gittiğimizde polise şöyle bir şey söyledim "ya herkes vızır vızır geçiyor oradan,bir mal ben miymişim?" deyince hep birlikte gülüştük.halbuki yol tecrübem de iyidir ama demek ki olacakmış.Allah beterinden korusun.
hıı,bu arada 8 yaşındaki kızım gitmemi istemiyordu "gitmesen baba" gitmem gerektiğini söyleyince de " inşallah kaza yaparsın da hemen gelirsin" gibi bir temenni de bulunmuştu.gitmemi istemiyordu,severler beni :) ."o nasıl bir duadır kızım ?" dediğimde yanlışını anladı "arabaya bir şey olsun,sana bir şey olmasın,öyle bir kaza olsun,sen otobüsle geri gelirsin" e kadar duayı indirdi.onun dediği oldu :) .

12 Şubat 2012 Pazar

yazmak olsun...


ayın 13ü .tam 5 dakika sonra hatta bu yazı bittiğinde belki de 13ü olmuş olacak.sabahleyin yine seyahate başlıyorum.sanırım iki hafta kadar sürer.ankara-konya-kayseri-adana-antep-antakya-mersin-konya-antalya-ısparta-denizli-aydın-muğla-manisa-izmir-kütahya-balıkesir-bursa.zaten türkiye de başka şehir de kalmadı :).hayırlısı bakalım,Allah kazasız,belasız bir seyahat daha bitirmek nasip etsin.önceleri daha çok seviyordum gezmeyi,ancak şu son zamanlar görev edasıyla gittiğimi düşünmeye başladım.hani ucunda bir haz yok yani.haz,sadece satış olunca oluşuyor.işyerinde otursam ve bunun karşılığında para alsam bu da beni tatmin etmez.hani oturduğu yerden para kazanıyor formatı var ya o bana uymuyor.otur otur nereye kadar,can sıkıntısı,internet minternet o da bir yerde tıkanıyor,kısır döngü.habire bloga bir şeyler yaz,o da olmuyor.daha ötesine gitsem dertsiz başıma dert bile açarım.yazacak o kadar çok şey var ki aslında.yazdıklarım,kendimi frenlemiş hallerim.bu arada ayın 16 sında fetih 1453 vizyona giriyormuş.mutlu oldum.fragmanını gördüm 10 numara,ciddi ciddi savaş filmi çekmişler.hani gıpta edip,hatta kıskanıp baktığımız yabancı filmler yok muydu aynı onlar gibi.nihayet diyorum.ben bu yazının resmini de fetih 1453 afişinden yapayım en iyisi.gazete de yukarıdaki afişi gördüğümde çocukluğuma gittim.çocukluğumda da şimdi de fena karakalem çizmem(hiç eğitimini almamış biri olarak).yukarıdaki "ulubatlı hasan" canlandırmasını çocukluğumda sürekli çizerdim.bir onu çizerdim bir de çağrı filminin afişini :) .hani dirsekten görünen bir el ve elde bayrak.the message.buradan konu değişik mecraalara kaymadan bitireyim.sabah yolculuk var.filmi de anadoluda bir müşterimle bir sinemada seyrederiz herhalde veya tek başıma :).ama seyrederim inşallah.çocuklarımla seyredecek kadar kansız olsaydı keşke.:(

10 Şubat 2012 Cuma

bana nice mutlu yıllar :)


bugün bir arkadaşım/akrabam olan bir kardeşin dükkanına uğradım.benden iki yaş büyük."bugün benim için özel bir gün" dedi."hadi yaa,hayırdır?" dediğimde "doğum günüm bugün"dedi.ben de "hadi yaa? tesadüfe bak benim de doğum günüm !" deyince gülüştük karşılıklı.sözel olarak doğum günlerimizi karşılıklı kutladık.sevdiğim bir çaycısı var o sokağın.hangi sokak; süleymaniye de mimarsinan caddesinde bir çaycı kardeş işte! ona çay söyledi,çaylarımız geldi,biraz eskilerden sohbet ettik,dertleştik,doğum günlerimizi karşılıklı böyle kutladık.

9 Şubat 2012 Perşembe

hakan kılıç


Allah rahmet eylesin...
bir puştun kurşunu ile öldürüldü,belki de şehit.niyetli olduğunu okudum internetten,Allah bilir doğrusunu.
bir puşt vurdu onu,insanlar uğurladı,
uğurlayanların hepsi muhtemelen türktü.
uğurlayanların hepsi muhtemelen müslümandı.
hepsini bırakın aralarında bir tane muhtemelen ermeni yoktu.
o da birilerinin planları doğrultusunda vurulmuştu işte !
hani nerede ermeni-türkler,hani nerede türk-ermeniler,nerdesiniz lan şerefsizler...

6 Şubat 2012 Pazartesi

FATİH ALTAYLI NE DİYOR ?


Pazar günü kaleme aldığı yazısında Fatih Altaylı diyor ki; “Önce insan
yetiştirelim,sonra muhafazakar/dindar nesil kendiliğinden yetişir!”
Görmediği şey, Müslüman, dört dörtlük insandır da aynı
zamanda.Ancak, Altaylı’nın etrafında Müslüman olmadığından örnekten gitme
şansına da sahip değil.O da haklı tabi !
Etrafında Cübbeli Ahmet Hoca örneği(!)
geliştiğinden.Kime,nasıl yaklaşacağını bilemedi garibim. Müslüman, Müslüman’dır
kardeşim, O’nun insanlığı dahi tartışılamaz.Müslüman ise Elhamdülillah tartışılamaz
insanlığı.Ancak Müslüman’ım deyip de farklı merkezlerde dolaşıyorsa ona zaten
Müslüman denmiyor,münafık deniyor.Bunun ayrımını bilenler bu ironi sarmalına
girmezler.
Buradan çıkacak başka bir şey de şudur; kendine Müslüman
diyen, İslam’ı layığı ile yaşamalı ki; kötü örnekler çıktığında “Ya bak!
Müslüman işte!” söylemine bizi toslatmasın.
Son yıllarda ortaya çıkan enteresan tablo tuhaf. Şöyle ki;
kendini Müslüman tanımlayan tesettür(!)lü hanımlarımızın, yüzlerinde bir kilo
boya. Renk cümbüşü giyimler vs. Bunların zengini, fakiri diye bir şeyi de
yok.Zengin cenah da aynı,fakir cenah da.Zengin hanımların makyajları daha
kaliteli ürünlerden oluşuyor ve daha havalı görünüyorlar.Fakirlerin makyaj
malzemesi de ucuz yollu olduğundan onların görüntüleri de rüküş kıvamında oluyor.

MÜSLÜMANLAR NE KADAR KARDEŞTİR ?



MÜSLÜMANLAR NE KADAR KARDEŞTİR !

Günümüz Müslümanlarının kardeşliğinden söz edebilir miyiz ?
Edebilirsek ne kadarınınkinden söz edebiliriz. Hangimiz Müslüman’ız, hangimiz
Müslüman rolü yapıyoruz ?
Her Cuma hutbesinde hutbenin peşine imam bir ayet okur. Özeti
şudur; “Her Müslüman eşine, dostuna, çevresindekilere yardım etmekle
yükümlüdür!” . Eee, Cuma namazı kılınıp dışarı çıkıldığında kaç Müslüman(!)
bunu layığı ile uygulamaya geçer. Ben gözlemimi yazıyorum yüzde iki. “Ben
Müslüman’ım deyip de buna riayet eden insanımız o kadar az ki!
İnsanlarımız, kendi derdine düşmüş pozisyondalar.Verdikçe
çoğalacağı mantığını terk etmiş, gelecek korkusu ile yaşayıp mal,mülk
zenginleştirme derdine düşmüş, çoluğu ve çocuğunun geleceğini imar etme
sıkıntısı ile haşır neşir olmuş bir zümre haline gelmişiz.Etraflarında olup
bitene sadece üzülüyormuş gibi yapan fertler olmuşuz. Üzülen, dertlenir
etrafındakinin derdi ile. Çözüm üretir, bir derdin var mı? Varsa ne yapabilirim
? diye sorar.
Evet, maalesef bu durumdayız. Bu durumda olunca direk şunu
sormak geliyor içimden “Müslüman mıyız? “
Ne kadar Müslüman’ız diye soramıyorum,Müslümanlığın oranı olmaz. Ya
Müslüman’sındır, ya değilsindir.Kendimi bu kategoride değerlendirmek bile
istemiyorum.Kendim için tanımladığım şablon bana keyif vermiyor.Bu keyifsizlik
Müslüman kelimesinin karşılığı ile paralel.
“Müslümanlar kardeştir “ Hucurat 12. Nasıl kardeşliktir ki
bu; kimse kardeşinin derdine el uzatmaz.El uzatsa bu kadar dert olmazdı
zaten.Nasıl kardeşliktir ki bu; benim malım senin malın diyememe
cesaretsizliğine düşürüyor bizi.Nasıl kardeşliktir bu.Bunu biri bana
anlatmalı.Yemeyelim birbirimizi(bu tamamen argo bir söylemdir-yeme beni,gibi-).
Kimse “Müslümanlar Kardeştir!” ayetine tekabül eder şekilde
yaşamıyor(İstisnalar,konu dışıdır).Allah bu duyguyu her Müslüman’ım diyene
tattırsın.

3 Şubat 2012 Cuma

google

internet ortamı artık,çekilmez olmaya başlıyor,başlayacak.google,facebook yeni açılım/yeni arayüz/yeni formatları ile canımızı sıkacak gibi gözüküyor."bu zamana kadar ektik,şimdi biçeceğiz" yaklaşımı sergileyen bu blog ve sosyal paylaşım mekanları "artık biz sizi rahat bırakmayacağız,sizden sebepleneceğiz,bilgilerinizi kullanacağız,biriktireceğiz" şablonuna sokmanın son vuruşunu yapma hazırlığında.yani bir nevi istihbarat mekanizması gibi çalışacağız, diyorlar.bu bize ters,niye ters? bir tür özgürlük meraklısıyız,belki ondan.hee,bu zamana kadar çok mu özgürdük,yok,değildik,ama en azından öyle hissediyorduk.bu hissi de elimizden aldığınızda resmi olarak da kucağa oturma durumunu kabullenmeyeceğimize göre,bu blog,face oluşumları ile vedalaşacağız gibi geliyor bana.ille de bir şeyler yazma derdi olanlarda .com uzantılı şahsi sayfalara yönelecektir diye düşünüyorum.ben böyle düşünmeye başladım bile.

1 Şubat 2012 Çarşamba

chyrkyn


-y a z ı s ı z-

kahvaltı...

sanıyorum geçtiğimiz cumartesiydi.yani istanbul a kar yeni düşmeye başlamış,bu kadar yoğunlaşmamıştı.çoluk-çocuk evde değil.evde tek başına kahvaltı yapma durumu.kahvaltı benim için(ayıptır söylemesi)beyaz peynir,bal,tereyağıdır.ekmek taze olmalı(masadaki ekmek o kadar taze değildi).o sabah da yeşil bir elma ile taçlandırmışım kahvaltımı :) .

kayra

oğlumla satranç oynuyoruz.başım biraz sancılı.oğlum da ıslık öttürüp duruyor ve öttürmemesi için ısrar ediyorum,o "tamam baba" deyip devam ediyor,5 mi 10 mu kaç uyarıdan sonra,şaka kaabilinden gidip elektrik bandı alıp ağzını bantlıyorum,o,o bantın aralığından da yine bir name tutturuyor beni deli etmek için :)

ttnet/turk telekom




3 gündür internetimiz yok.bir arızası varmış,şebekenin;bu nedenle internetimiz yok.3 günde 6 kez de telefon açmışımdır.tatmin olmadığım cevaplar alıyorum,işim görülmüyor,bir telefondan öteye gidemiyorum.hani kampanya dahlinde olmamış olsam,hemen iptal ettirip,başka bir internet servis sağlayıcısına geçicem.bu smile adsl kesinlikle olmaz,onu belirtmeden geçmeyeyim.superonline ı denerdim.onu da bir görmüş olurduk.ttnet,devlete ait bir kurumken,böyle sıkıntılar yaşatmazdı.ancak özelleştikten sonra tamamen kapitalist yaklaşımlar doğrultusunda müşterilerini üzmeye başladılar.kampanyalı bir notebook üzerinden 36 ay göbeğimiz kendilerine bağlandı.göbeğimiz bağlanmadan önce notebook yanında 3g modem vermeleri gerekirken bayi işgüzarlığı ile ücretsiz olan 3g modem verilmemişti,kavga-dövüş ile onu aldım,ancak onun ayrıca bir fatura bedeli varmış,onu da evvelki akşam öğrendim(cahillik işte),her ay 5 tl gibi devletin aldığı bir vergisi varmış ve ayrıca faturalandırılırmış.ben cahil cahil (kavga ederken bayi ile bunları öğrenemediğimden) notebook yanında verilen aylık 2 gb.ücretsiz kullanımlı 3g modemim var(gerçi hiç kullanmadım,geçen akşam internet arızası hallolmadığından,onunla girme teşebbüsüm oldu) formatında hem avea ya borçluymuşum,hem 2 gb.kullanımım iptal olmuş.bunları yazarken kafam biraz karışık(ısrarla da yazmak istiyorum),siz cümleleri toparlayın bir zahmet.dün akşam 15 tl yi faturadan düşecekleri konusunda mesaj göndermişler,henüz hala 2 gb kullanım hakkım olup olmadığını öğrenemedim.onu da öğrenirsem,yazma kabiliyetim devam ederse yazarım.

TEDAŞ

bizim çocuklar sömestr tatili nedeniyle,babaannelerine gittiler.olacak bu ya,gittikleri gün kombi arıza yapmış,üstüne de elektrik kesilmiş.elektrik 48 saat kesik kalmış,bir ara 2 saat kadar gelse de.kombi yok,elektrik yok(kombiciler gelmiş,elektrik yok diye gitmiş); çocuklar ısıtıcı olmadan,perişan olmuşlar.bir ara kardeşimin ve annemin telefonlarının şarjı da bitti.irtibatımız da kesildi.düşünün istanbulun göbeğinde böyle bir şey yaşanıyor.ah TEDAŞ...

istanbulda kar

bu yokuştan çok araç,geri döndü,manevra yaptı,u dönüşü yaptı,kaza yaptı,bu araba çıkamadı ama,geri geri kazasız inebilmeyi başardı.başarılı olduğu için yayınlanmayı hak etti :)))

istanbulda kar

siz,yoldan inen adam ne zaman düşecek diye seyredeceksiniz videoyu muhtemelen :) . ben başarılı insanları öne çıkarmayı severim, o adam düşmeyecek :))))

istanbulda kar