24 Mayıs 2009 Pazar

Serdar Arseven,Ümit Zileli,Mehmet Faraş


Dün gece televizyonda resmen bir 'mahalle savaşı' yaşandı. Verilen arada kollar sıvandı, bardaklar havada uçuştu

Bir tarafta Vakit Gazetesi, diğer tarafta Cumhuriyet Gazetesi... Yani iki ayrı mahalle...

İki ayrı kamp...

32. Gün'de karşı karşıya gelen Vakit Gazetesi Ankara temsilcisi Serdar Arseven ve Cumhuriyet Gazetesi yazarları Ümit Zileli ve Mehmet Faraş arasında öyle bir tartışma yaşandı ki, karşılıklı ağır hakaretler edildi. Sonunda program yarıda kesildi...

32. Gün Genel Yayın Yönetmeni Rıdvan Akar'ın yönettiği programda "şerefsiz, alçak" havada uçuştu. Sinirler gerildi. Zileli programı terketmek üzere ayağa kalktı. Rıdvan Akar, programa ara verdi.

ARADA BARDAKLAR HAVADA UÇUŞTU

Programa verilen arada tansiyon daha da yükseldi. Kulisteki tartışma, karşılıklı hakaretlerle daha da tırmandı. Serdar Erseven, ceketini çıkartıp gömleğinin kollarını sıvayarak, kozlarını paylaşmaya dışarı davet etti. Bunun üzerine Mehmet Faraş, Ersever'in üzerine iki bardak fırlattı. Kargaşa da Rıdvan Akar'ın da parmağı yaralandı. Kavga güçlüle yatıştırıldı. 

 Evet,böyle bir program gerçekleşti.Serdar Arseven'in gazetesinde yazdığı yazı ağzı ile yazayım.Bu olayı Serdar Arseven yapmış olsaydı.Yani bardakları fırlatan Serdar Arseven olmuş olsaydı; muhteşem basınımız(!) yıllarca gündemden düşürmezdi.Ancak bakıyorum ki; doğru düzgün hiç bir gazete bu konu üzerine gitmedi,gitmiyor,gitmeyecek.Eee,böyle olunca da,medyaya bakışım doğal olarak yanlı oluyor.Birileri yanlı olduğu sürece,ben de yanlı eleştiri yapmaya devam edeceğim.Kimin mi umurunda.Benim umurumda! Bu da yeterli...