29 Ağustos 2009 Cumartesi

ben!

İlkokula başlamışım,annem sırama yerleştirmiş beni.Hayal meyal o günü hatırlıyorum şimdi.Orta okula başladığım günü de hatırlıyorum.Daha büyük bir sınıf,daha akıllı çocuklar...O zaman bizim okula imtihanla giriliyordu.Düşünün ben 19. olarak girmiştim okula.İsmail diye bir arkadaşım oldu.En iyi arkadaşım oydu o zaman,ta ki İsmail'e ağır bir laf edene kadar.Sebebini hatırlamıyorum,ancak ben haksızdım diye hatırlıyorum.İsmail, doktor olmuş. Bir başka arkadaşımız,daha doğrusu ağabeyimiz Neslibey abi(bu ağabey şeklinde yazımı bile İsmail'den ilk duymuştum,benim için o zaman abi diye yazılır ve okunurdu) vesilesi ile Hasan ile görüştük yıllar sonra(neredeyse 30 yıl).Hasan beni İdris'le telefonla görüştürdü.Sonra da Ali'den bahsetti, onunla kulaklarımı çınlatmışlar.Ali'yi çok net hatırlayınca Hasan şaşırdı biraz :) .Birde Siyami vardı,okuldan ayrılmıştı,benim ayrıldığım dönemde.Onu bir daha okuldan sonra hiç görmedim,duymadım.

28 Ağustos 2009 Cuma

iftar...

Ramazan ayının en güzel yanı,düz mantıkla bakınca iftar yapmak :) .İftar ile bütünleşmek :) (Bunları yazarken yemek iştahım kabarık).Her ramazan birileri ile şu geyiği yaparım.Şimdi de burada yapayım.Varsayayım önümde,domates çorbası ya da mercimek çorbası(bol baharatlı),ardından sürmene yağlısı(ama biraz küçük,çünkü ardından tek lahmacun yiyeceğiz).peşinden de ben diyeyim,seyidoğlundan fıstıklı tel kadayıf,sen de ki güllüoğlundan fıstıklı baklava,ben diyeyim, fatih sarması,sen de ki dedeoğlundan sütlü nuriye.ben diyeyim çavuşoğlundan şöbiyet,sen de hacı bozandan fıstık ezmesi,afiyet olsun.Hayırlı iftarlar...Allah herkese bu tad da iftar etmek nasip etsin...İftarı ettik,çıktık balkona çaylar önümüzde...

ramazan...

ramazan ayının yine 8 günü geride kaldı.can sıkıntısı olan anları saymazsak,o anlar da bir çay molası verme vakti geldiğinde,veremediğin anlar.bazı günler teravihe gidiyorum,güzel oluyor,bazen de gidemiyorum.teravihler,vakit namazlarından kalabalık oluyor.ilginç bir milletiz.farz olan namazları kılmayız;ancak farz olmayanları bir benimseriz ki;sormayın gitsin.bayram namazlarında camilerde yer kalmaz.ama onu kaçırmamak için,insanlar yarışırlar,ramazan bayramında, oruç tutmayanlar dahi bayram namazlarında yerlerini alırlar.niyesini bilmem.belki senede iki tane olmasından :),hani "yıllık namazlarını kılmışlık hissi mi veriyor!" nedir? çözemedim.belediyelerin,ramazan akşamları için düzenlediği eğlenceler,ramazan için oluşturdukları alanlar ve etkinlikler,ramazana ayrı bir renk,neşe katıyor.tabii ki; bu en çok çocuklara yarıyor...
ramazan ayını seviyorum,her haliyle güzel.

25 Ağustos 2009 Salı

BEN !

sabahları;yani saat yedi gibi, yataktan kalktığımda herkes uyuyor olurdu.herkesten kastettiğim annem ve kızkardeşim.babam zaten işte olurdu.canım sıkılırdı;bu yüzden sokağa çıkardım.arkadaşlarımdan o saatlerde dışarı çıkan olursa birlikte oynardık.sanırım yaşım yedi gibiydi.evden çıkarken de annem beni hala uyuyor sansın diye yorganın altına yastık yatırırdım(insana benzer şekilde)sonra sokağa çıkardım.çocukluğum güzel geçti.her anını iyi yaşadım diyebilirim.misket oynadım,saplama oynadım,tumba oynadım,futbol oynadım,sek sek oynadım,ip atladım,yakartop oynadım,istop oynadım,kuka oynadım vs.vs.o dönemin çocuklarının yapması gereken her şeyi yaptım.hatta yapmaması gerekenleri de.mesela 7 - 8 yaşlarında iken kumar oynadım.hem de 21 ya da basmaca(büyük açan kazanır).kumar mevzusu ile alakalı sıkı bir tokat yemişliğim oldu kıçıma.çok iyi bir fırça.çocukluk işte,deyip bağlayayım konuyu.

24 Ağustos 2009 Pazartesi

trabzon,sürmene, balıklı(civra)

köyümden teyzemin evinin penceresinden karadeniz
evin önünden karadeniz
eve giriş merdivenleri 

gezilerden...

safranbolu da hiç de türk mimarisine uymayan bir cami... sinop ta diyojen heykeli...

türkiye nin kuzey ucu...resmettiğim yer.deniz mükemmeldi.vaktim yoktu.yoksa burada denize girmeyi kaçırmazdım..samsun da bandırma vapuru...samsun da teşhir ediliyor...müze gibi...



11 Ağustos 2009 Salı

bir pazarlamacının seyahatinden...

burası rize merkeze 60 km.mesafe.erzurum-ispir-ovit dağı tarafından geliş.bu kareyi resimlemeden 15 dakika önce kızkardeşim"abi,rize ve giresun sel altındaymış,sen neredesin?"diye telefon etti."ben şimdilik,yağmur,sel,heyelan gibi şeyler görmedim"dedim ve ardından bu manzara ile karşılaştım.heyelan iki şeritli(gidiş-geliş)yolun bir yanını kapatmıştı,sonrasında sık sık buna benzer manzaralarla karşılaştım,gece olması ve makinemin profesyonel olmamasından,yağmurun olmasından resimlediklerimi varsaydığım karelerden bunlar elimde kaldı.alttaki fotoğraftaki su akıntısı yolun ortasından akıyor ve altı yere yakın arabalara pek de yol vermeyecek cinsten.


10 Ağustos 2009 Pazartesi

seyahat resimleri











sektörel yazılar

mehmet bozkurt;
kısa boylu olan...
ankara'nın sokaklarında.
şu an zonguldak'ta beş katlı alışveriş merkezi sahibi.nereden nereye.
herkesin bir hikayesi var.mehmet'in hikayesi de şimdi zonguldak'ta devam ediyor.kaliteli bir kardeş.Allah yolunu açık etsin.