8 Mayıs 2012 Salı

DİKİLİ BİR AĞAÇ

 gonca isimli bir çocuk dergisi var.nisan sayısında bir fidan vermişler(mükemmel bir kampanya).denk geldi aslında.hani bilerek almamıştım.fidanımızı aldık ve sitenin bahçesinde uygun bir yer belirledik.ben,çocuklarıma yapmaları gerekenleri söyledim,onlar kendileri bu işi yaptı :)
 oğlum da, kızım da kazma işlemini,toprakla örtme işlemini,fidanı tutma :) işlemini yapmak istediğinden sırasıyla yaptılar.

 cansuyunu verme işlemi kızıma kaldı.oğlum da bir iki tane çiçek diktik onların cansuyunu döktü :)

artık onların da bir dikili ağaçları oldu.yine gururluyuz :)
fotograflar bozuk farkındayım,fotograf makinasının pili bittiğinden cep telefonu ile çektim; hani anı ölümsüzleştirmekten feragat etmeyelim diye.hava kapalı olunca fotolar böyle oldu,olsun,fotoların bozuk olması fidanımızın varlığını yok etmiyor :)

7 Mayıs 2012 Pazartesi

2011-2012 Futbol Sezonu

evet, futbol adına en renkli,en alacalı/bulacalı,en renksiz denilebilecek bir sezondu.niye zıt anlamlı şeyleri aynı cümlede kullandım.öyleydi bana göre;yorumcuları ile renkli(!),taraftarları ile alacalı/bulacalı,teknik direktör ve futbolcular için renksiz bir dönemdi.
futbolun aslında bir oyun olmadığının şahitliğini yaptı herkes.futbola kutsallık verilmişti.insanları raydan çıkaracak düzeyde futbol vücutlarına şırınga edilmişti.taraftarlar,(mecazi değil) gerçek anlamda ölümüne eylemler yapmaya başladılar.yürüyüşler,sahip çıkmalar,tehdit etmeler vs.anası-babası "oğlum bakkaldan git 2 ekmek kap gel"dese omuz silkeleyecek oğlu,kulübünün başkanı için çağlayanlara gidebildi.başkan,yanlış yaptı mı? yapmadı mı? sorgulamadan.iman etmişti başkanına ve kulübüne,o kadar.gerisi fasa-fiso.
neler gördük?
fenerbahçe şampiyonlar ligine gönderilmedi (niye gönderilmediğini ben çözemedim).trabzonspor,fenerbahçenin yerine gönderildi(trabzonspor bu merkezden hareket ederek,şampiyonluk kupası o zaman bizim,isteriz kupayı dedi).dedi,ama insan biraz ıkınır-sıkınır.sen fenerbahçeyi geçen sezon sanki yenmişsin,sanki ondan daha iyi bir takım olmuşsun.hani fenerbahçe şike ile şampiyon oldu varsaysak dahi,trabzonspora da,galasatasaraya da,beşiktaşa da bariz üstünlük kurdu.siz de mi fenerbahçeye maç sattınız(diye sormazlar mı adama).
ben ligin temiz olduğunu ezelden beri hiç düşünemedim.yaşım yeterince tecrübe için müsait.ancak,bu zamana kadar süregelmiş düzeneğe ses çıkarmayacaksın,bugün ortada iddialar var diye,cartlayacaksın.yok böyle bir şey.
galatasaray camiası da sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi beyanat veriyor.kıçımla gülüyorum.
gelelim son olaylara;
play off denilen ilk dört takımın mücadelesine.maçlar oynanıyor,müthiş bir rekabet oluşturuldu.fenerbahçe,şu ana kadar oynadığı 5 maçın 4ünü kazanmış,1ini kaybetmiş.galatasaray 2 galibiyete 2 beraberliğe ve 1 mağlubiyete sahip ve lider.bu tabloya bakınca bile aslında şampiyonluğu kimin hakettiği net ortada çünkü fenerbahçenin galibiyetlerinden biri de galatasaraya karşı.bu düz mantıkla bakış açısı.bir de yamuk mantıkla bakıyorum; fenerbahçenin üzerinde hiç bir dönem olmadığı kadar bu sene baskı oluştu(ister istemez).başkanları hapiste(sebebi şike merkezli olmadığını düşünüyorum ben),takıma şikeci yaftası yapıştırılmış(diğerlerinde de bu yafta var ama fenerbahçenin üzerinde hala duruyor,çünkü ilk ona o paye verildi).bu baskı ile maça çıkıyorsunuz;şampiyonlar ligine gidememişsiniz,neye hizmet ettiğiniz belirsiz,hedef nedir meçhul.ama futbolcular ve teknik direktör bir şekilde inandılar ve müthiş bir performans ortaya koydular,hâlâ daha koyuyorlar.ben, fenerbahçe bu motivasyon eksikliği ile bu ligi ortalarda filan bitirir diye düşünüyordum(ki;sezon başında bir kaç futbolcusu gitti).bunlara rağmen bu noktadalar.
geleyim fenerbahçe taraftarına; onlar da takımlarına imanlarını(iman kelimesini özellikle seçtim)öyle ortaya koydular ki;bir taraftan kıçımla gülerken,öbür taraftan yiğidi öldürüp,hakkını teslim ediyorum.bir taraftar takımına,başkanına böyle mi sahip çıkar.pes dedim.hem olumsuz anlamda,hem olumlu anlamda(onlar adına).
bir de fenerbahçe ve trabzonspor arasında oynanan maçlar var play offda.ilk maçı fenerbahçe kazanırken,fenerbahçeli emre belezoğlu,zokora ya "piszenci"demiş söylemi maça damga vurdu.ben,emre yi kendi çapımda kınadım.dini inançlarını bildiğim emrenin böyle bir söyleme girmesini hazmedemedim.rövanşta zokoranın,emreye attığı tekmeyi hiç bir yere sığdıramadım.zokoranın ten rengi beni hiç ilgilendirmiyor,zokora kaç kuruşluk adam olduğunu göstermiş oldu.zokorayı da bu maçtan sonra kınadım.
geleyim trabzonspora ve taraftarına;böyle bir şey yok diye başlayayım.bir şehir düşünün ki;futbolla yatsın futbolla kalksın ve her şeyini futbol üzerine inşaa etsin.bunun üzerinden nefret üretsin,misafir gelene yapmadığını bırakmasın.bu ne ilk,ne de son.geçmişte de fenerbahçe,trabzona gittiğinde aynı olayların benzerleri hep olmuştur.neden bilinmez,trabzonda etkin bir fenerbahçe düşmanlığı vardır.
bir iki şey de şenol hoca için söyleyeyim;son aykut kocaman ile ilgili söylemleri dışında her söylediği tutarlı,nefret üretmeden,hak arayan bir moddaydı.son maçta da taraftarı bastırmak için yaptıklarını yine alkışlıyorum.ama iki takım arasında bu kadar gerginlik oluşturulmuşken ve herkes seni göklere çıkartmışken,gereksiz bir söylem yine ortamı sertleştirdi inancına girdim.
neyse,bu yazı daha çok su kaldırır.bu kadar spor yazarlığı yeter.sanıyorum sezon özeti oldu.
he,bana gelince ben delikanlılık yıllarımda fenerbahçeliydim,hala da kırıntıları üzerimde vardır ancak benim için futbol eğlenceliktir artık.amcamın etkisi ile fenerbahçeli olmuş ve döneklik olmasın diye,trabzonspor 1.lige çıktığında takım değiştirmemiştim(ben aslen trabzonluyum ya).amcam fenerbahçeli kalmış,babam trabzonsporlu olmuştu(ki;babam öyle futbola pek düşkün de değildi).ben de de amcam da da trabzonspor hep ikinci takımımız olarak kaldı,son dönemlerde ben biraz daha trabzonspora meyletsem de son dönemlerde yaşanılanlar beni o delikanlılık yıllarımdaki fenerbaçe taraftarlığı noktasına geri getirdi(yine eğlencelik ama).trabzonspor 1.lige çıktığında fenerbahçeyi neredeyse her seferinde yenerdi,fark attığı da çok olurdu.rahmetli babam,trabzonsporun,fenerbahçeyi yendiği günler eve girdiğinde bana takılmak için "ne fenermiş be!" derdi,ikimiz de gülüşürdük,ben boynumu bükerdim :).günümüz koşullarını da göz önünde bulundurarak söylüyorum "ne fenermiş be!"

2 Mayıs 2012 Çarşamba

burası akhisar,hani köfteci ramiz in çıktığı ilçe.köfteci ramiz istanbul istikametinde biraz daha ileride solda kalıyor.burası ramiz den sanırım 1 km daha geride yine solda başka bir köfteci mekânı,köfteci hünkâr.bir dost söylemişti,buranın daha güzel olduğunu,oradan aklımda kırıntısı kalmış ismin ve ramize gitmeden buraya daldım;iyi ki dalmışım.hem daha lezzetli,hem daha ucuz,hem tatlısı daha tatlı :) .tavsiye ederim,oralara düşerseniz bence burada bir de köfte yiyin.üzerine de dürüm tatlısı.

gururlarımız...kayra ve duru

bizim veledler 2.sınıfa gidiyor.geçen hafta sbs denem sınavı olmuşlar.bu 3.sınavdı.ilk iki sınavda dereceleri iyiydi,ancak son deneme imtihanı özellikle kızım için mükemmeldi.çünkü;11.283 kişi içenden sıfır hata ile 1.olmuştu.oğlum mu? o da 2 hata ile 163.olmuş.bunlar ne güzel şeyler,bir baba için,bir anne için.gurur duyduk.biri sınıfın birincisi,diğeri ikincisi.hıı,onlar ikiz ve maalesef aynı sınıfta okuyorlar.maalesef diyorum;biz onları ayrı sınıflara vermiştik,ancak öğretmen probleminden dolayı o sınıftan almak zorunda kaldık.o da kardeşinin sınıfını istedi,biz de hayır diyemedik.kızım ilk zamanlar kardeşinin aynı sınıfa gelmesini istemiyordu :) kardeşi ile rekabet etmek istemiyordu çünkü :).kardeşinin daha baskın çıkacağını düşünmüştü,daha güçlü olduğunu düşünmüştü.aslında ilk zamanlar daha baskındı erkek kardeşi,zamanla yavaş yavaş kızım,oğlumu geride bıraktı.erkek de dikkat dağınıklığı var,o da bilgisayar ve oyun takıntısı yüzünden.imtihanlarda bile "bir an önce bitsin,çıkıp top oynayayım"derdi var.evde ders yaparken dersini hızlıca bitirip,bilgisayarda oyun oynama telaşında.kızımın ise böyle saplantısı yok.arada bir girer bakar,az-buz bir şeylerle uğraşır ve sıkılır.çalışan kazanıyor.her ikinizi de seviyorum,teşekkürler çocuklar.