27 Aralık 2011 Salı



bu akşam bir kaç gün öncesinin gazetesinin ilavesinde(iyi tamladım :)) kedilerle ilgili yazılar okudum.bir kaç aydın(aydın demek geldi içimden) semtlere göre kedileri analiz etmiş.sonrasında köpeklerin şehirlere göre analizini yapan bir başka aydın aklıma geldi.ve yine bir pazartesi akşamında kaçırmadığım (yani bu akşamki bölümünü)leyla ile mecnun dizisini seyrederken; bu üçlemeyi harmanladım.kediler,köpekler,leyla ile mecnun.dizi oyuncuları bu yazıyı okusa "lan kedi köpekle eşdeğer tutulmuşuz"diyecekler.bir art niyetim yok.kedilerin sosyal hayat içindeki yeriydi,aydınların işlediği.yani bizden birileri gibi yaşayan kediler ve köpekler.semtine,şehrine,teklik ya da çokluklarına göre farklı hareket alanları oluşturan canlılar.ama bizden biriler gibiler.bizden birilerini,benden birilerini farklı karakterler üzerinde gördüğüm -leyla ile mecnun- dizisi. farklı espriler,eğlendiren diyaloglar,benim doğup büyüdüğüm sokaklar tadında sokaklar,oralarda gezdiğimi,sıcaklığını hissettiğim mekanlar.kendimi bazen deniz kıyısında bankta hayal ediyorum,orada otururcasına.bazen bakkalın laf sokmalarını düşünüyorum ya da kanka dediklerim insanların sıcaklığını.sokağımızın kedileri,sokağımızın köpekleri.evimizin tekiri,bahçemizin barbie isimli köpeğini,ya da çocukluğumun sokağının bir aşağı bir yukarı koşturan diğer köpeklerini.



dizilere genelde pek bakmam.pek de tad vermez bana.diziler,entrikalar üzerine,aldatmalar üzerine,topluma zıt olan değerlerle donatılmıştır ki; ilgi çeksin.bunu da başarırlar genelde.ben bunu başaramayanların dizilerini seviyorum.farklı tadlar oralarda var.seyretmediğim dizilerde binde bir olacak olaylar işlenir,milletin ağzı açık kalır.benim seyrettiklerim ise binde yedi yüzün yaşadıklarıdır.ben gerçekleri seviyorum,neşeliliği seviyorum.zeka ürünü esprileri seviyorum,insancıllığı seviyorum,sıcak diyalogları seviyorum...vs.vs.

Hiç yorum yok: