11 Kasım 2008 Salı

MARKA (zaman içinde yaşadığım marka muhabbetleri)
















Marka olmak kolay değildir.İnsanların zihninde isim oluşturmak marka olmak değildir.Oluşturduğunuz o ismin içini hizmetle,güvenle,ciddi kriterlerle,güleryüzlü personelle doldurmak gerekir.





Bir keresinde Kamil Koç otobüs şirketi ile Antalya'ya gidecektim,Alanya'ya kadar götürüldüm.Hadi oradan geri getirildim,bir diğer otobüsle(kaybettiğim zamandan bahsetmiyorum farkındaysanız).Antalya'dan da Denizli'ye geceleyin geçeyim dedim.Gece,yorgunluk doğal sonucu olarak uyku ortaya çıktı ve uyudum.Muavinin elindeki listede nerede ineceğim yazılı iken,uyandırılmadım ve Manisa dolaylarında uyanmışım.Muavin,pişkin pişkin"uyumasaydın"diyebildi.Bu firma 80 yıllık firma(!).





Cantaş'tan bir çanta aldım,iki ay içinde çanta delik deşik oldu.Çin malı imiş,ancak kendi markaları üzerinde bas bas bağırıyor ve hiç bir yerinde Made in China ya da P.R.C. yazmıyordu.Her neyse,çanta ilk arızasında fabrikaya gitti,dikildi geldi.Ben de; sorun çıkarmanın anlamı yok,mükemmel olmasa da yapmışlar işte, mantığı ile çantayı aldım.Fakat,çanta bu kez alttan delinmeye başlamıştı.Bunun içinde çantayı geri getirdim(bilinçli tüketiciyiz ya).Çanta,yamalanmış şekilde geri getirildi.Doğal olarak almadım.Personel de "beyefendi,bir çözüm bulsaydık"tarzında hiç yaklaşımda bulunmadı.Yaklaşım aynen şuydu"işine gelirse".Bu ağızdan söylenmedi,ancak görünen köy de kulavuz istemiyordu.Aradan bir 15 gün geçti,firmaya bir mail attım,telefonla bana geri döndüler,özür dilediler,gidip muadil başka bir çanta ile değişiklik yapabileceğim söylendi.Muadil bir çanta bulamamıştım,biraz daha pahalı olan bir başka modelle fark vererek yeni çanta sahibi oldum.Ancak çantaya ayırdığım bütçenin üzerine çıkmak durumunda bırakılmışlığın enayiliğini hissettim.





United Colors of Benetton, ne güzel söyleniyor değil mi? Hatta dünya sorunlarına bile eğilen bir marka değil mi?Öyledir herhalde,ancak ben bu konuda şüpheliyim.Bu markanın bayiliğini yapan,kapısında bu isim yazan Bakırköy'deki satış noktasından bir hırka aldık,haftasında tüylendi,geri getirdik,fabrikaya gönderdiler(!),sanırım bir permatikle traşlamışlar,geri geldi hırkamız,"olur mu böyle" muhabbetleri arasında(kısa geçiyorum),hırka bize öylece kaldı.Oradan da edindiğim intiba şu oldu "işine gelirse".Gelmemişti tabii.Bu olayın üzerinden nerdeyse 10 yıl geçti,unutmamışım ve blogumda yazma gereği duydum.





Benetton'dan bir daha asla alışveriş yapmadım,Kamil Koç'a bir daha asla binmedim.Cantaş'ın mevzusu çok uzak değil,ancak iyi biliyorum,oradan da ölene kadar alışveriş yapmayacağım.

Hiç yorum yok: